Genel Emek ve Toplumsal Olarak
Yaratılan Değer Üzerine
Kevin Carson
çeviren: Lugburz
çevrilen asıl kaynak
Adam
Arvidsson ("The Crisis of Value and the Ethical Economy" kitabının
yazarı) P2P Araştırma e-posta listesine yakın zamanda gönderdiği bir yazıda,
Marx'ın Grundrisse'deki "şifreli pasajına" atıfta bulunarak,
komünizmin "iş birliğinin ve Genel Fikrin artan rolü tarafından
yönlendirilen değer yasasının çöküşünün" sonucu olarak ortaya çıktığını
yazdı. Giderek artan bir zenginlik payı
"ücret ilişkisinin emrettiği süreçlerin dışında üretilir", böylece
"zenginlik üretimi toplumsallaştırılır ve 'yaşamın kendisi' ile çakışır
hale gelir."
Arvidsson,
açık kaynak kültürünü kıtlık sonrası komünist ekonominin etrafında
örgütleneceği çekirdek olarak gören Oekonux (ismin sonundaki "-nux "u
anladınız mı?) posta listesi etrafında toplanan Avrupalı Marksistler
hareketinin bir parçası.
Ancak
görünen o ki, bu Marksistler tarafından hedeflenen komünizm vizyonu, C4SS'deki
bizler gibi serbest piyasa anarşistleri tarafından öngörülen toplum türüyle
birçok yönden örtüşmektedir.
Bazı
insanlar, genel toplumsal emek ya da fikri emek tarafından yaratılan
zenginliğin artan kısmını, emek ve kazanç arasındaki bağı tamamen koparmak ve
toplumsal ürün üzerinde bir "temettü" olarak bir tür garantili asgari
gelir yaratmak için gerekçe olarak görmektedir.
Ancak gerçek
bir serbest piyasa, devletin aracılığı olmadan bunu oldukça etkili bir şekilde
yapacaktır. Piyasa, rekabet yoluyla
inovasyonun faydalarını toplumsallaştırır.
Yeni teknolojilerin ve süreçlerin genel yayılımının önüne engeller koyan
patentler ve telif hakları olmasaydı, inovasyonun belirli bir çıktı düzeyi için
emek zamanını ve fiziksel girdi maliyetlerini azaltma etkisi, emtia
fiyatlarının düşürülmesi yoluyla tamamen toplumsallaştırılırdı. Teknolojideki ilerlemeler masaüstü
yayıncılığı geleneksel yayıncılığa kıyasla yüz kat daha ucuz hale getirdiğinde
ya da ucuz CNC takım tezgâhları bir garaj fabrikasının maliyetini vasıflı bir
işçinin iki aylık ücretine düşürdüğünde, sonuç olarak meta fiyatının ortadan
kalkan kısmı kolektif olarak el konulan bir toplumsal emek biçimidir.
Serbest
piyasanın doğal süreci, inovasyonun faydalarını fiyatları düşürerek
toplumsallaştırmaktır.
Bunun
gerçekleşmesini engelleyen en önemli şey yapay kıtlıktır. Tom Peters, The Tom Peters Seminar'da,
Minolta fotoğraf makinesinin fiyatının onda birini parça ve işçiliğin
oluşturduğunu, fiyatın geri kalanının "fikir" ve
"efemeradan" oluştuğunu söylerken oldukça coşkuluydu. Ancak doğası gereği, aklın ürünleri kamusal
bilgi haline geldiklerinde "toplumsal mülkiyet" haline gelirler. "Fikri" bir rant kaynağı olarak
sermayeye dönüştürmenin tek yolu, insanların birbirlerinin fikirlerini
kullanmalarını engellemektir. Patentleri
ortadan kaldırırsanız Minolta fotoğraf makinesi onda bir fiyatına mal
olur. Fiyatının serbest piyasada
kaybolan yüzde doksanı toplumsallaştırılmış genel akıldır ve garantili bir
gelirle asla olamayacağı kadar etkili bir şekilde toplumsallaştırılmıştır.
Avusturyan
iktisatçı Carl Menger "ekonomik olmayan mallar"dan bahsetmiştir, malların
miktarı arz miktarına oranla o kadar fazladır ki "tasarruf eden
insan"ın nesnesi olmaktan çıkmışlardır.
Gerçekte, "ölçmek için çok ucuz" mallardı.
Ve üretimin
maddi ön koşulları (metalara dönüşen hammaddeler ve bunları üretmek için
gereken emek), "Genel Fikir " ile -ücretsiz olarak elde edilebilen ve
devlet tarafından zorla tekel altına alınmadığı sürece değişim değerine hiçbir
şey katmayan bilimsel ve teknolojik bilginin toplumsal bütünü-
karşılaştırıldığında giderek daha az önemli hale gelmektedir.
Bireyci
anarşist Benjamin Tucker'ın bir asır önce yazdığı gibi, serbest piyasadaki
rekabetin etkisi toprak ve sermayenin faydalarını toplumsallaştırmaktır. Aynı şekilde, gerçek anlamda serbest bir
piyasadaki rekabetin etkisi de "Genel Fikrin" faydalarını
toplumsallaştırmaktır.
İnovasyonun
faydalarının bu şekilde toplumsallaştırılması, açık kaynak hareketinin
merkezinde yer almaktadır. Donanım ve
yazılım korsanları, keyif aldığımız şeyleri üretmek için gereken emek zamanını
ve malzeme maliyetini azaltarak, tükettiğimiz şeylerin giderek daha büyük bir
kısmını ekonomik değer alanından ve nakit bağlantısından çıkarmaktadır. Bir malın fiyatının giderek daha büyük bir
kısmı genel toplumsallaştırılmış akıl tarafından yok edildikçe ve onu satın
almak için çalışmamız gereken saatler eski değerinin bir kısmına düştükçe, o
mal ekonomik olmayan bir mal statüsüne daha da yaklaşıyor. Bir zamanlar haftada kırk saatte üretilen
tüketim malları on saatlik emekle üretilebildiğinde, hepimiz bir tür "garantili
gelir" ile yaşıyoruz demektir.
Yorumlar
Yorum Gönder